22 Şubat 2011 Salı

stres küpü..

haftaya gireceğim iki sınavın hazırlıklarına, evdeki inşaat ve bu inşaat yüzünden streste zirve yapan bir anne ve baba eklenince, dolayısıyla evdeki gerginlik tavan yapınca, bir de üstüne her ay ki rutin hassas dönem eklenince stres küpü olmamak işten değil.. taşınan ablaya yardım edememeyi ve yeni doğan bebeği sevememeyi de listeye ekledik mi küpü doldurmakla kalmıyor rahatlıkla taşırabiliyoruz da..

çok çekilmezim bu ara.. kendime sabır, etrafımdakilere anlayış diliyorum..

18 Şubat 2011 Cuma

bir güzel haber.. bir mim.. ve bir ödül..

öncelikle güzel mi güzel bir haberi not düşmek istiyorum buraya.. 13 Şubat gecesi saat 23:02 de 9. yeğenim de yolculuğunu tamamlayıp, aramıza katıldı çok şükür :) Hafsa Selin'imiz, güzel kızımız 6 yıldır bebek sevemeyen bizleri çooook mutlu etti :)))) bir mucizeyi daha yakından izlemek nasip olmuşken, Rabbimden; onun, insanlığa, ümmete, vatanına, milletine ve ailesine faydalı, hayırlı bir insan olmasını diliyorum.. ahlakı güzel, bahtı açık olsun inşaallah :)

bir de şimdiye kadar blog camiasında benim isteğim doğrultusunda dillendirmediğimiz birşeyi bu vesileyle belirtmek istiyorum :) sevgili coskunsel'im, bizim biricik gelinimiz ve hafsa selin'in annesi oluyor.. yani biz de gelin görümce blogculardanız :) kendisi gerçekten çok iyi bir anne ve taha bilal'den sonra hafsa selin de emin ellerde inşaallah :))

gelelim günlerdir bekleyen mim'ime.. sevgili deep sağolsun beni mimlemiş :) konu bloglarda bu ara sıkça rastladığmız üzere çizgi kahramanları.. soru hangisinin yerinde olmak istedimiz aslında.. ama benim bu konuda çok net bir ayrımım olmadığından bende iz bırakanları paylaşmak istiyorum sadece ;)

Huckelberry Finn.. bu yetim çocuğun arkadaşı Jimm'le birlikte yaptığı, basit bir sal üzerindeki mississipi yolculuğunu çok severek izliyordum.. hele o somun ekmekleri yok mu.. onlar ısırdıkça, o ekmekten nasıl da canım çekiyordu Allah'ım :)

ah şirinler.. ne çok seviyordum bu ufak mavi yaratıkları.. mantar gördüğüm yerde az aramadım onları.. küçük yaşta kuran okumayı öğrenen ben, yasin suresini dört defa okuduğunda dileklerin kabul olduğunu duyunca, ne yaptım dersiniz? evet aynen öyle yaptım, okuyup Allah'tan bana bir şirin göndermesini diledim ;))


ve tabii ki şeker kız candy :)) izlerken sanki ben de yaşardım olanları, öyle kaptırırdım ki kendimi :)) ertesi gün arkadaşımla gündemimizin büyük bir kısmını da bu şeker kız  oluştururdu :)) son bölümünden sonra nasıl da üzülmüştüm, sanki bir sonuca bağlanmadan bitmişti.. çok şey de konuşulmuştu ardından.. yok aslında daha bölümleri varmış da kanal d almamış falan filan, o yüzden öyle bitmiş.. hala da bilmiyorum gerçekten de devamı var mı.. bilenler varsa beni aydınlatsın bir zahmet :)


bunların dışında lucky luke, taş devri, jetgiller, tom ve jerry -ki bu sonuncuyu hala gördüğümde izlerim :)-, arı maya, sailor moon'u çok izlerdim.. eminim çok sevdiğim ve unuttuğum başka çizgi filmler de vardır, ama işte yaşlılık sağ olsun ancak bu kadarını hatırlayabildim ;))

gelelim aldığım ilk ödüle.. sevgili deep beni 'gülümsek' ödülüne layık görmüş :)


kendisine tekrardan çok teşekkür ediyorum ve ben de, beni gülümseten blog arkadaşlarıma bu ödülü göndermek istiyorum :) 




evet görmemişin bir ödülü olmuş, dağıt dağıt bitirememiş :)) ama hepiniz özenle seçildiniz haberiniz ola :) bazılarınızın yazıları gerçekten beni çok gülümsetiyor, bazılarınız da aslında daha çok düşündürüyorsunuz.. ama düşündürenlerin de varlıkları beni gülümsetmeye yetiyor :) bu yüzden yüzümdeki tebessüm için size teşekkür ediyor, iyi ki varsınız, iyi ki tanımışım sizleri diyorum :)

cumanızın mübarek olması dileğiyle,
hoşçakalın..
 

15 Şubat 2011 Salı

ölmeden önce okunması gereken..

hiç şüphesiz her bir satırı bu tanımlamayı ziyadesiyle hakediyor.. hatta bu tanımlamanın karşılığını hakkıyla verebilen tek kitap o.. ama o kitapta öyle bir ayet var ki, işte onu hiç duymamış olmak, tahayyül edebildiğim en büyük talihsizliklerin başında geliyor.. bu ayeti okumadan, bilmeden ve de içselleşitirmeden hiç kimsenin;  Efendimiz'i, yüzyıllar önce bu gece dünyayı ve bizleri şereflendiren Rahmet Peygamberi'ni tanıyabileceğini, anlayabileceğini zannetmiyorum..

Tevbe, 128

Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir.Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir.  

(Suat Yıldırım Meali)

GERÇEK ŞU Kİ, [ey insanlar,] size kendi içinizden bir Elçi gelmiştir:  sizin [öte dünyada] çekmek zorunda kalabileceğiniz sıkıntıdan ötürü kendini [zihnen] büyük bir yük altında hisseden; size çok düşkün [ve] müminlere karşı şefkat ve merhametle dolu bir Elçi...

(Muhammed Esed Meali)


nasıl bir sıcaklık bu ayetten yansıyan.. nasıl bir şefkat, nasıl bir merhamet.. ve nasıl bir kayıptır bu yakınlığa kayıtsız kalmak?

bu şefkati, bu yakınlığı en derinde hissedebileceğimiz bir gece olması dileğiyle,

Efendimiz'in doğum günü, Mevlid Kandilimiz mübarek olsun..

10 Şubat 2011 Perşembe

hesap-kitap..

herseyin yolunda gitmesi ne kadar güzel birseymis Allah'im.. sana sonsuz sükürler olsun :)

Diplom (lisans+master)'dan Bachelor (lisans)'a gecisim gerceklesti.. bu da diplomami -cok büyük bir aksilik olmazsa sayet- 2011 yilinda alacagim anlamina geliyor.. dersler ve tezim temmuzda bitecek insaallah, akabinde 6 haftalik bir staj yapmam gerekecek..

Bachelor'da yapmam gereken akla zarar bir dersi, daha da zarar ziyan bir hale getiren bir profesörden dinleme ve gecme zorunlulugum kalmadi.. baska bir dersi onun yerine saydirabildim :)) bunun icin oruc, fakir sevindirme gibi seyler adamistim, onlar halledilecek ;) bir de  bundan sevgili nisanlima bahsedince "sen asil bu fakiri sevindir" demesin mi.. e artik ona da birseyler düsünücez :))

okul vakitlice bitince Nisan 2012'de olmasini planladigimiz dügünümüze kadar hazirliklar icin epey bir vakit kaliyor ki, bu büyük rahatlik icin ne kadar sevinsem az..

bir dee, iki fotograf workshop'una kayit oldum, bu sefer yeterince hizliydim ve yedege düsmeden, asil olarak kabul edildim :) merakla bekliyorum bakalim, neler ögrenicez?

hamdetmeye ömrümün yetmeyecegi lütuflari, anlatmaya gücüm yetecek gibi degil.. hersey icin binlerce kez, milyonarca kez, sonsuzluk kadar sükürler olsun O'na..

3 Şubat 2011 Perşembe

'ben bükçe konuşmuyorum' diyen bir kadın var mı acaba ?



'kadin dili' hikayesini muhtemelen okuyanlarınız vardir, bir dönem mail olarak epey iletilmişti.. ben de o zaman okumustum ilk olarak zaten..  daha sonradan da bu videoyu görmüstüm.. daha daha sonra da o hikayenin sema maraşlı'nın 'eşimle tanışmayı unutmuşuz' isimli kitabından oldugunu ögrenmis ve sama marasli'nin evlilikle ilgili kitaplariyla da  böyle tanismistim..



hikayeyi ister dinleyin ister netten bulup okuyun, ama lütfen bana sorumun cevabini verin :)) 'ben hic bükce konusmam' diyeniniz var mi merak ediyorum :)

muhabbet ile..


2 Şubat 2011 Çarşamba

bunu söyleyen cocuk en fazla 10 yasında..

“Sizin adınız size aşık olan birinin ağzından daha değişik çıkar, o size adınızı söylediği zaman "benim ne güzel adım var" diye düşünürsünüz...”

ne kadar masum, ne kadar doğal ve ne kadar da haklı..