örneğin:
Creme Brulee'yi ne kadar sevdiğimi daha önce şurada yazmıştım.. (orada bu harika tatlıyı hazır aldığımdan bahsetmiştim, artık kendim de yapıyorum :) bir ara inşaallah tarifini de eklerim..) işte benim creme brulee hayranlığımı bilen sevgili nişanlım geçen hafta gittiği Berlin'den, ünlü bir çikolata evinden Creme Brulee trüfü getirdi bana.. Oğuz her gittiği yerden bana hediye getirir ama ben buna hala alışamadım.. bana birşey getirme ihtimalini tamamen unutur, dolayısıyla hediyelerine de çok fazla sevinirim.. bu hediyesine de öncelikle sırf hediye olduğu için çok sevindim.. zira creme brulee'yle bir alakası olduğunu hiç anlamamıştım :) sonra bilmece bulmaca faslına geçip epeyce gülüştükten sonra yine ben tahmin edemediğimden kendisi söylemek zorunda kaldı ne olduğunu.. tabii creme brulee'yi duyunca sevincim bi on kat filan artmiş oldu :)
hemen açıp bi tanesini tam ağzıma atacakken farklı bir koku aldım gibi geldi ve duraksadım.. 'alırken içinde bir şey var mı diye sordun mu?' diye sordum.. şimdi gülmeyin lütfen ama, içinde elbette bir değil bir sürü şey var, ama almanya'daki türkler arasında o 'bir şey' bu durumlarda sakıncalı madde anlamında kullanılır :) o da elbette sormamış, çünkü creme brulee normalde alkolsüz, jelatinsiz halis mulis helal bir tatlı.. sonra ona koklattım, o da emin olamadı.. ben de birden -nerden bulduysam o cesareti?- bir ısırık attım.. ve çok kesif bir tat aldım.. bildiğim creme brule'yle alakası yoktu.. burnuma güvenmeyip ısırık attığıma bin pişman, içinde alkol bulunduğuna kesin kanaat getirdim.. yine de bir ümit diyerek aldığı yere telefon edip sordum, ama maalesef içinde alkol varmış, hem de konyakmış, hem de bilmem ne çeşidiymiş.. hem de güzelim brulee'nin tadını berbat etmiş.. ve hem benim en çok da Oğuz'un sevincini kursağında bırakmış.. bu post'un sonu da bol 'hem'li bir masal finali gibi olmuş :)
böyle kötü sürprizler hepimizden uzak olsun inşaallah,
muhabbet ile..